Dünya genelinde kullanımı giderek yaygınlaşan “drone”lar, devletlerin gündemlerine “güvenlik tehdidi” olarak girmeye başladı. Açık kaynaklardan elde edilen bilgiler ve parçalarla bile üretilebilen drone sistemleri, devletler için tam anlamıyla müstakil bir tehdit boyutuna ulaşmış durumda. Irak ve Suriye’de terör gruplarının bazı saldırılarında “bomba yerleştirilmiş drone” kullandığı yönündeki haberler de bu tehdidinin ileride yol açabileceği zararların ne derece büyük olabileceğinin şimdiden sinyalini veriyor. Nükleer santral gibi kritik tesisler, havalimanları, uçaklar, kalabalık etkinlikler, VIP katılımlı programlar, kamu binaları, silahlı drone sistemlerinin doğrudan tehdidi altında bulunuyor.
Tüm bu tehdit algıları savunma sektöründe yeni bir “anti-drone” pazarının oluşmasına neden oldu. Sadece terör gruplarının değil, ülke orduları da artık İnsansız Hava Aracı teknolojilerinin yanında hafif ağırlıktaki silahlı dronelar geliştirme ve çatışma sahasında kullanma konusunda önemli adımlar atıyorlar. Tüm bu adımlar artan güvenlik endişeleriyle pazarın geleceğinin tahmin edilenden çok daha büyük olacağını gösteriyor.
12 milyar dolarlık drone harcaması
2015 yılı itibariyle 8 milyar dolar olan drone harcamalarının, 2021 yılında 12 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Büyümedeki bu beklenti, şirketlerin bu alandaki yatırımlarını artırması ve kurumların da iş süreçlerinde drone kullanımını yaygınlaştırması ile bağlantılı olarak gelişiyor. Araştırma şirketi Sipri’nin verilerine göre, 2014 yılında toplamda 1,5 milyar dolarlık drone satışı gerçekleştirildi.
Tehdit konumundaki drone’ları etkisiz hale getirmeye yarayan anti-drone silahlar veya sistemler, hem elektromanyetik hem de doğrudan ateşleme ile savunma ve saldırı yeteneklerine sahip olarak geliştiriliyor.
Tehditler anti-drone pazarını büyütecek
Türkiye’deki duruma bakıldığında ise şu an için drone ile yapılmış kasıtlı saldırı girişimi olmamasına rağmen bu konudaki tehdit algısının emniyet güçleri tarafından canlı tutulduğu biliniyor. Son dönemlerde medyada göze çarpan “Pilot havada drone gördüğünü kuleye ihbar etti”, “Etkinlik üzerinde drone uçuşları yasaklandı”, “Askeri sahaya giren drone, ateş açılarak düşürüldü” gibi haberler potansiyel tehdidin ne derece büyük/önemli kayıplara yol açabileceğini gözler önüne sermekte. Sadece saldırı değil, istihbarat ve gözetleme amacıyla yapılan izinsiz drone uçuşları da önlem alınması gereken ayrı bir mesele olarak karşımızda duruyor.
Türkiye pazarındaki çeşitliliğin yerli veya ithal çözümlerle daha fazla artacağını şimdiden tahmin etmek çok zor değil. Yerli savunma sanayinin önemli aktörü ASELSAN, anti-drone çalışmalarında ilk adımı attı ve bu sistemler konusunda başı çeken pozisyona geçti.
ASELSAN’ın drone avcısı “İHTAR”
ASELSAN, anti-drone konusunda adımları milli olarak atmış durumda. İnsansız Hava Araçlarını Önleyen Hava Savunma Sistemi (İHTAR), kamuya ait alanlar ile ticari bölgelerin mikro ve mini boyutlardaki İHA’ların yasal olmayan uçuşlarına karşı korunmasını sağlıyor. Zorlu çalışma koşullarında güvenilir şekilde faaliyetlerini gerçekleştirecek şekilde tasarımı yapılan İHTAR sistemi, güvenlik güçlerinin, kamu ve ticari alanların güvenliğini sağlayan unsurların hizmetine sunuldu. İHTAR sisteminin, müstakil binaların güvenliğinden hava alanlarının güvenliğine kadar geniş bir yelpazede uygulama alanı bulması bekleniyor. İHA’ların tespit edilmesi, otomatik olarak takibe alınması, tehdit olarak işaretlenmesi ve yasal olmayan faaliyetlerinin en uygun karşı tedbir ile engellenmesi İHTAR sisteminin temel fonksiyonlarını oluşturuyor. Etkin ve güvenlik açısından en uygun karşı tedbirin kullanılması için İHTAR sistemi, radar, kamera ve önleyicilerin entegre ve koordineli bir şekilde çalışmasını komuta kontrol yetenekleri ile sağlıyor. İHTAR sistemi, tehdidin tespit, takip ve teşhisi için radar ve kameralar, tehdidin önlenmesi için elektronik karıştırma ve aldatma sistemleri ile tüm bu sistemlerin entegre bir şekilde çalışmasını sağlayan komuta kontrol sistemlerinden oluşuyor. İHTAR, münferit hedefler için yönlü karıştırma yaparken sürü saldırılarına karşı 360 derece karıştırma yeteneğine sahip bulunuyor. Modüler bir şekilde geliştirilen sistem, bu sayede farklı sayıda ve özellikte radar ve önleyici sistemin entegre edilmesine imkan tanıyor.
Yerli savunma sanayinin önemli aktörlerinin anti-drone sistemi geliştirmelerinin yanında yurt dışındaki teknolojiyi Türkiye pazarına getiren firma Elibra Group oldu. Türkiye pazarına sunulan ürün “DroneShield” ve “DroneGun” isimli iki ayrı kısımdan oluşuyor. DroneShield, drone’ları gerek arazide gerekse de şehrin kalabalık ve yüksek akustik karmaşalı ortamında tespit ediyor ve yaydıgı EMP ile de etkisiz hale getirebiliyor. DroneGun ise mobil bir vurucu ekipman. Sırta takılan ekipman ile tıpkı ateşli bir silah gibi drone hedefe alınarak sinyallerle etkisiz hale getiriliyor.